2020 Merkezi Yönetim Bütçe Görüşmeleri

22 Kasım 2019 - 11:39

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, ''Türkiye'nin tehditlere boyun eğerek, Doğu Akdeniz'deki haklarından geri adım atmasını ummak boş bir beklentidir. Türkiye olarak Doğu Akdeniz yetki alanları ile ilgili tavrımızı gerek açıklamalarımızla, gerekse sahadaki faaliyetlerimizle net bir şekilde ortaya koymaktayız' dedi.


Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, ''Türkiye’nin tehditlere boyun eğerek, Doğu Akdeniz’deki haklarından geri adım atmasını ummak boş bir beklentidir. Türkiye olarak Doğu Akdeniz yetki alanları ile ilgili tavrımızı gerek açıklamalarımızla, gerekse sahadaki faaliyetlerimizle net bir şekilde ortaya koymaktayız” dedi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Dönmez, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda 2020 Merkezi Yönetim Bütçe ve 2018 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katılarak, milletvekillerine sunum yaptı. Bakan Dönmez, madencilik sektörünün Gayri Safi Milli Hasıla içinde payını arttırmayı amaçladıklarını belirterek, ''Madencilik alanında çevre, iş sağlığı ve güvenliğini dikkate alarak 2018 yılında yüzde 1 olan madencilik sektörünün GSYH içerisindeki payını 2023 yılında yüzde 1,3’e yükseltmeyi hedeflemekteyiz. Ayrıca madencilik sektöründe katma değerin artırılarak 2023 yılında 10 milyar ABD doları ihracat gerçekleştirilmesini amaçlamaktayız'' ifadelerini kullandı.

Elektrik enerjisi üretimi hakkında bilgi veren Dönmez, “Son 15 yılda elektrik enerjisi üretimindeki ortalama artış ise yüzde 5,3 oranında gerçekleşmiştir. 2000’li yıllarda 129 milyar kilovatsaat (kWh) seviyelerinde olan elektrik üretimimiz yüzde 136 oranında bir artışla 2018 yılında 304,8 milyar kWh’e ulaşmış olup, 2019 yılı 10 aylık üretim 253 milyar kWh olarak gerçekleşmiştir. 2019 yılı ilk 10 ayında üretilen bu elektrik enerjisinin yüzde 36’sı kömürden, yüzde 46’sı yenilenebilir enerji kaynaklarından, yüzde 17’si doğalgazdan, geri kalanı ise diğer kaynaklardan sağlanmıştır. Elektrik üretimimizde bir rekor olarak yerli ve yenilenebilir kaynakların oranı 2019 yılı ilk on ayında yüzde 64 olarak gerçekleşmiştir. 2000’li yıllarda 30 bin megavat (MW) seviyelerinde olan elektrik enerjisi kurulu gücümüz, 2019 yılı Ekim ayı sonu itibarıyla iki kat artarak 91.070 MW’a ulaşmıştır. 2018 yılı ve 2019 yılı 10 aylık dönemde işletmeye alınan santrallerin toplam kurulu gücü 7 bin 162 MW olup, bunun toplam kurulu gücümüze oranı yüzde 7,9’dur. Ayrıca ülkemizde 2000’li yıllarda 298 seviyelerinde olan elektrik üretim santrali sayısı, 2019 yılı Ekim ayı sonu itibarıyla 27 katına çıkarak 8 bin 112’ye yükselmiştir” şeklinde konuştu.

TANAP projesinin açılışının 2018 yılı Haziran ayında gerçekleştirildiğini hatırlatan Dönmez, “Doğalgaz arz güvenliği kapsamında ilk aşamada yıllık 6 milyar m3 gazı ülkemize, 10 milyar m3 gazı Avrupa’ya taşıyacak olan ve yüzde 30 ortak olduğumuz yıllık 32 milyar m3 taşıma kapasitesine sahip Güney Gaz Koridoru’nun ana omurgasını oluşturan TANAP projesinin açılışı 2018 yılı Haziran ayında gerçekleştirilerek Azerbaycan Şah Deniz İkinci Fazı'ndan üretilen gazın Türkiye’ye arzı başlatılmış olup, 2019 yılı Ekim sonu itibarıyla yaklaşık 3 milyar 180 milyon m3 gaz sevkiyatı gerçekleşmiştir. TANAP’ın Avrupa’ya gaz arz edecek kısmının çalışmaları da tamamlanmış olup, 30 Kasım 2019 tarihinde gerçekleştirilecek olan ‘TANAP Avrupa bağlantısı açılış töreni’ ile Azeri gazını Avrupalı tüketicilerle buluşturmuş olacağız. Güney Gaz Koridoru’nun Avrupa ayağını oluşturan Trans Adriyatik Gaz Boru Hattı Projesi'nin 2020 yılında ticari işletmeye alınarak akabinde yıllık 10 milyar metreküp Azeri gazının Avrupa’ya arz edilmesine başlanacaktır” dedi.

Milli gemiler ile ilk kez sondaj yapılan alanlardaki kuyulardan elde edilen jeolojik verilerin çalışmalara ışık tutacağını kaydeden Dönmez, “Milli gemilerimiz ile 2020 yılı içerisinde 5 adet kuyu açarak petrol ve doğal gaz aramacılığında aktif bir strateji izleyeceğiz. Derin deniz aramacılığı, yüksek teknoloji, yüksek maliyet ve yüksek risk içermesi nedenleri ile petrol endüstrisinin en üst düzey operasyonlarındandır. Memnuniyetle ifade etmek isterim ki derin denizlerde belirlediğimiz alanlardaki kuyuları tamamen milli imkânlarla ve sektör ortalamalarının altında maliyetlerle kazma kabiliyetini elde etmiş durumdayız. Türkiye’nin tehditlere boyun eğerek, Doğu Akdeniz’deki haklarından geri adım atmasını ummak boş bir beklentidir. Türkiye olarak, Doğu Akdeniz yetki alanları ile ilgili tavrımızı gerek açıklamalarımızla gerekse sahadaki faaliyetlerimizle net bir şekilde ortaya koymaktayız. Konuya yaklaşımımız her zaman Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon kaynaklarının bir gerginlik değil barış ve istikrar unsuru haline gelebilmesi yönündedir” diye konuştu.