Kayseri'nin Derin Tarihi: Yerin Altındaki Gizemli Hazine Gün Yüzüne Çıkıyor!

06 Kasım 2024 - 13:19 | Güncelleme: 06 Kasım 2024 - 17:09

Kayseri'deki dört önemli kazı, kentin 7 bin yıllık geçmişine ışık tutarken, Selçuklu'dan Roma'ya kadar uzanan tarihi bulgular ortaya çıkıyor.

Kayseri, tarihinin derinliklerine inen kazı çalışmalarına ev sahipliği yapıyor. Şehirdeki dört önemli kazı alanı, kentin geçmişine dair eşsiz veriler sunarken, İl Kültür ve Turizm Müdürü Şükrü Dursun, “Şehrin her bir noktasında farklı bir değer var” diyerek, bu kazıların Kayseri'nin tarihi hakkında ne kadar önemli bilgiler sunduğunu vurguladı.



Kayseri’de Kültepe, Keykubadiye Sarayı, Roma dönemine ait mozaik yapılar ve fosil kazıları sürüyor. İl Kültür ve Turizm Müdürü Şükrü Dursun, kazıların Kültepe'de 1948 yılından beri devam ettiğini belirterek, bu alanın Kayseri'nin tarihindeki önemli bir yer olduğunu söyledi. "Kültepe çok değerli bilgiler sunuyor" diyerek şunları ekledi:

“Kayseri, medeniyetlerin birleşim noktası ve her bir köşesinde tarih var. Kültepe’deki kazılar, özellikle tarihsel veri açısından çok kıymetli. Burada hem höyük hem de Karum kısmında yapılan kazılar, şehrimizin geçmişine dair çok değerli bulgular sunuyor. Bu kazıları Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu hocamız yürütüyor ve çok önemli bulgular elde ediyoruz. Bu bulgular yalnızca Kayseri’nin tarihini aydınlatmakla kalmıyor, aynı zamanda bilinmeyen yönlerini de ortaya koyuyor. Kültepe’de bulunan tabletler, hem ticaretle ilgili hem de o dönemdeki sosyal hayat hakkında çok değerli bilgiler içeriyor. Ayrıca, sadece yazılı belgeler değil, taşınmaz kültür varlıkları ve günlük yaşamla ilgili başka izler de bulunuyor. Bu nedenle Kültepe’deki kazılar, şehrimizin tarihi hakkında 6 bin yıllık bir geçmişi işaret etse de, hocamız Fikri Kulakoğlu, bunun 7 bin yıla dayandığını düşünüyor.”



Dursun, Kayseri’deki diğer kazı alanlarından biri olan Keykubadiye Sarayı hakkında da önemli bilgiler verdi. Anadolu Selçuklu Devleti'nin önemli yönetim merkezlerinden olan bu sarayın kazılarının 2025 yılından itibaren sürekli hale geldiğini belirten Dursun, "Anadolu Selçuklu Devleti'nin önemli saraylarından birisi olan Keykubadiye Sarayı bugün şeker fabrikası sınırları içerisinde Şeker Gölü'nün doğusunda kalan bir alanda yerleşim gösteriyor" dedi ve devam etti:

“Bu saray, 1220’li yıllarda Alaeddin Keykubat tarafından inşa edilmiştir ve önemli bir yönetim merkezi olarak tarihe geçmiştir. Prof. Dr. Ali Baş hocamızın başkanlığında devam eden kazılarda her yıl yeni bulgular ortaya çıkıyor. Kazılarda figürlü ve geometrik desenli çiniler, seramikler ve yapısal kalıntılar buluyoruz. Bu buluntular, sarayın ne kadar ihtişamlı bir yapıya sahip olduğunu gösteriyor. Tarihi kaynaklardan öğrendiğimize göre, Keykubadiye Sarayı uzun süre varlığını sürdürememiştir çünkü 1243’teki Kösedağ Savaşı’ndan sonra Moğollar tarafından yakılıp yıkılmıştır. Daha sonra kaynaklarda sadece ‘Keykubat Düzlüğü’ olarak bahsedilmiştir. Ancak her yıl yapılan kazılarda yeni bilgiler ortaya çıkmakta ve sarayın önemli bir kültürel miras olarak yerini korumakta.”

İncesu ilçesindeki mozaikli villa kalıntılarından da bahseden Dursun, "3. yüzyıl Roma yapısı olan villa kalıntısı turizm destinasyonu olacak" diyerek, bu alanın turistik potansiyeline dikkat çekti:

“İncesu’daki kazılarda 3. yüzyıla ait bir Roma villa kalıntısı ortaya çıktı. Bu alanda yaklaşık 600 metrekarelik bir taban mozaiği bulunuyor ve geometrik süslemeleri oldukça dikkat çekici. Bu mozaikler, Roma döneminin estetik anlayışını ve günlük yaşamını yansıtıyor. Bu alandaki çalışmalar, Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle devam ediyor ve kazılar bittiğinde bu bölge, hem bir ören yeri olarak korunacak hem de önemli bir turizm destinasyonu haline getirilecektir. Şu anda bile yapılan kazılar, bu alanın büyük bir tarihi değere sahip olduğunu gösteriyor.”

Son olarak, Yamula Barajı kıyısında süren fosil kazılarından bahseden Dursun, "7,5 milyon yıllık fosiller gün yüzüne çıkıyor" diyerek, bu kazıların Kayseri’nin doğal tarihine dair önemli bilgiler sunduğunu belirtti:
“Kayseri’nin geçmişine sadece tarihi eserler değil, canlı türleri açısından da çok değerli veriler sunuluyor. Yamula Barajı kıyısındaki fosil kazılarında 7,5 milyon yıl öncesine ait fosiller bulunuyor. Bu fosiller, günümüzde var olmayan ve nesli tükenmiş canlı türlerine ait. Örneğin, üç toynaklı at fosilleri ve fillerle akraba olan bazı canlı türlerinin kalıntıları burada bulundu. Bu buluntular, bölgede yaşamış eski canlı türlerinin varlığını kanıtlıyor. Ayrıca, bugün Afrika’da var olan bazı hayvan türlerinin de bu bölgede yaşadığını görüyoruz. Fosil kazıları, sadece bilimsel araştırmalar için değil, aynı zamanda bölgenin tarihsel mirası hakkında çok önemli bilgiler sunuyor. Elde edilen fosiller, yapımı devam eden fosil müzesinde sergilenecek.”