İlter SAĞIRSOY

İlter SAĞIRSOY

ANALİZ

CHP ŞARAP İÇEN KARGA MI YOKSA !

03 Aralık 2020 - 09:54

Zira gördüğüm o ki  CHP; kapitalist sermaye düzeni ve küreselcilerin hakim olduğu  liberal ekonomi dünya sistemi  ile,  Atatürk ilkelerinden, Halkçılık, Devletçilik ve Laiklik  arasında sıkışıp kalmış garip bir sivil toplum örgütü ve maalesef ben siyasi parti diyemiyorum. Ve benim gibi milyonlarca kişi de  ilkeli, istikrarlı ve güven veren bir siyasi parti gibi görmediği için, bir türlü iktidara gelemiyor. Bırakın iktidara gelmeyi, neredeyse son yirmi senedir seçimlerde iktidar olan partinin aldığı oyun yarısını bile geçemiyor.
Atatürk’ün kurduğu ve 15 yıl Genel Başkanlık görevini sürdürdüğü CHP’nin, Kılıçdaroğlu’ndan önce Genel Başkanı olan Baykal, hatırlarsınız bir kaset operasyonu ile alaşağı edilmişti. Önce ”hayır asla” ertesi gün de  “tamam” diyerek,  genel başkanlık koltuğuna oturan Kemal Kılıçdarıoğlu, işte bu tutarsız  adımıyla oturduğu o koltukta, sonrasında nelerin olabileceğinin aslında açıkça göstermişti.
O gün bugündür , defalarca yenilse de, Kılıçdaroğlu koltuğu asla bırakmadı. Hatta bu konuda yine , dönemin TOBB Genel Sekreterliği görevini yıllarca sürdüren ve  görevden alındıktan sonra dahi, kapıyı kilitleyip makam odasını boşaltmayan rahmetli Erbakan’ın bile koltuk hırsına taş çıkartan Kılıçdaroğlu ve partisi bu “azmiyle”,  rahmetli Atatürk’ün de  kemiklerini de sızlatıyordur.
Çünkü..
Daha birkaç gün önce, CHP Mersin milletvekili Ali Mahir Başarır  “Ordu Katarlılar’a satıldı” diyerek CHP’nin Türk Silahlı Kuvvetleri  hakkındaki  “uyutulan”   düşüncelerini tekrar su yüzüne çıkarmadı mı  ? (hoş gerçi sonrasında hepsi U dönüşü yaptı ama, bunların taktikleri  bu, bunu hep yapıyorlar)
Yani koca milletvekili bu sözü söyleyince ne anlama geleceğini bilmez mi.. Bilir hem de öyle bir bilir ki , ama hinoğlu hinlik var ya, işte bu sebeple sonrasında “aaa ben o anlamda değil bu anlamda söylemiştim ve bu manada sözlerimin de arkasındayım”  gibi garip bir anlaşılmazlık cümlesi ile durumu toparlamaya çalıştı. Ama  aslında söylemek istediğini de söylemiş oldu.
Dünyanın her yerinde ordu satıldı denilince ne anlaşılacağı malumdur ve buna farklı anlamlar yükleyip kamuoyuna “öyle değil böyle anlayın” diyerek yapılmaya çalışılan şark kurnazlığını da millet yutmuyor, yutmaz da. Madem asıl   niyetin başkaydı, başından hangi anlamda söyleyeceksen o anlamda söyleseydin ve bunu da ayrıntılı olarak açıklasaydın. Onun için yemezler beyim.
CHP işine geldiği gibi, Atatürk’ü de, Atatürkçülüğü de, Türk Ordusunu da istediği gibi yaralamaktan ve diline dolamaktan çekinmez. Zira derdi üzüm yemek değil. Böyle olunca kendisine düşen görev de,  yurt içi ve yurt dışındaki abileri tarafından biçilen elbise içinde, Atatürkçüymüş gibi, Laikmiş gibi ve ordumuzu severmiş  gibi yapmaktan öteye geçemiyor, tüm yalpalamaların temelinde, mevsimine göre , siparişle biçilen elbiseler  yatıyor.
Bunu dahi iyi anlamak için biraz geriye, tarihin unutturulmaya çalışılan gerçeklerine dönelim ve rahmetli İsmet İnönü’nün nasıl Cumhurbaşkanı seçildiğine ve seçilir seçilmez de, ilk ne yaptığına bir bakalım.
Nur içinde yatsın rahmetli, ulu önder,  Atatürk 10 Kasım 1938’de gözlerini hayata kapatıp ebediyete intikal edince İnönü’nün ilk işi Cumhurbaşkanlığı koltuğunu kapmak oldu. O dönem Cumhurbaşkanı adayları arasında, Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak, İçişleri Bakanı ve CHP Genel Sekreteri Şükrü Kaya, Başbakan Celal Bayar ve Atatürk tarafından Başbakanlıktan alınmış eski Başbakan İsmet İnönü var. İnönü, allem edip kallem edip rakiplerini ekarte ettikten sonra ,  Atatürk’ün  ölümünün de hemen ardından yani,  11 Kasım 1938’de  1.Meclis’i  toplayıp kendini Cumhurbaşkanı seçtirmiştir. Orada söylenecek çok şey var ama kısaca durum budur. Genelkurmay Başkanı Çakmak’la  birlikte hareket eden İnönü,  11 Kasım’da nedense 1. Meclis’in etrafına  askeriyenin tanklarıyla çevirtmiştir. Ve işte Meclis daha Ata’sının ölümüne üzülemeden apar topar ve tanklar nezaretinde “demokratik” şekilde Cumhurbaşkanı olarak İnönü’yü seçmiştir. Yani CHP işine geldiği zaman pekala Türk Silahlı Kuvvetleri ve komuta kademesiyle pek güzel anlaşabilmektedir.
Peki İnönü Cumhurbaşkanı olunca hemen ne yapmıştır ?
Ne yapacak güya yasa gereği  Cumhurbaşkanı olduğu için paraların üzerinden Atatürk’ün resmini kaldırmış yerine  kendi fotoğraflarını koydurmuştur. Bununla da yetinmeyen İnönü malumunuz devlet dairelerinden de,  Atatürk’ün  resimlerini kaldırtıp kendilerininkini koydurmuştur. Düşünsenize eğer bu devam etseydi, her gelen Cumhurbaşkanı güya yasa gereği paraya ve kamu kurumlarının duvarlarına kendi fotoğraflarını koyduracak ve Atatürk çoktaaann unutturulacaktı.
Peki bu nasıl değişti ?
Çok basit İnönü’nün kanunen bu gerekti dediği kanunu , iktidara gelen Başbakan Adnan Menderes 31 Mayıs  1950’de değiştirdi ve 1952’den itibaren de tüm kağıt ve demir paralarda tekrar Atatürk’ün fotoğrafı  yer aldı. ( İnönü isteseydi bu kanunu değiştiremez miydi, hele ki Atatürk de yeni ölmüş ve herkesin acısı taze ve sevgi göz yaşları sel olmuş bir dönemde)
Hatırlayın, oy uğruna Deniz Baykal neler yapmıştı geçmişte.  En şaşırtıcısı da, daha önce  çok çirkin sıfat ve tanımlamalarla andıkları, türbanlı, çarşaflı hanımlara sanki hiç o değilmiş gibi, sırf oy için 2008’de Baykal, İstanbul Sultangazi’de partisine katılan çarşaflı ve türbanlı hanımlara, CHP rozetini elleri ile takmıştı. Ama sonrasındaki seçimlerde yine, Baykallı CHP umduğunu bulamamıştı. Yani halk yememişti.
Tarih,  Şubat-2011…. CHP Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum’u hatırlayın. Aynen şunu söylemişti Türk Ordusu için,  dönemin CHP Genel Başkan Yardımcısı Batum, “Koca askeri yıktılar. Meğer kağıttan bir kaplanmış,  biz onları asker zannettik… “ Yahu bu sözler her ne olursa olsun, Türk Askeri için,  Türk Ordusu için söylenebilir mi ? Evet CHP’liyseniz söylersiniz sonra da çıkıp “kastım o değildi“deyip geri vitesle özür dilerseniz. Ama söylenen söyleniyor ve internet ve medya arşivlerinde kalıyor.
Ya CHP İstanbul İl Başkanı  Canan Kaftancıoğlu’na ne demeli.. Partili arkadaşları “Hepimiz Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyor. Kaftancıoğlu çıkıp”hayır ben Mustafa Kemal’in askeri değilim, bu sloganı çok militer buluyorum” diyor
Ayrıca yine Kaftancıoğlu Mustafa Kemal diyor ve Atatürk demiyor. Kılıçdaroğlu da öyle. Sanırım bu ismi ırkçı buluyorlar yani Türklerin Ata’sı manasındaki bu ismi  Ata’yı tarif ederken kullanmak onlara zül geliyor ve istemiyorlar. Allah aşkına siz Atatürk İlkeleri diye bir şey bilmez misiniz? Peki bu tanımı ve ilkeleri nasıl tarif edeceksiniz?
Tekrar günümüze gelirsek, CHP Mersin milletvekili Ali Mahir Başarır’ın sözlerini bir kere daha hatırlayalım… Ordu satıldı veya ordu Katarlılara satıldı… Şimdi yukardaki safahattan sonra tekrar soruyorum, bu adamın söyledikleri şaşırttı mı? Hayır!
Bu arada Atatürk’ün CHP’yi kurma aşamasında Ankara Tren Garı’ndaki Özel ofisinde Kazım Karabekir Paşa ile yaptığı bir sohbet ve fikir teatisi var ki, duysanız şok olursunuz. Bunu da yazacağım hem de rahmetli gazeteci Uğur Mumcu’nun 1990’da yazdığı Kazım Karabekir Anlatıyor adlı kitabından ve Karabekir’in el yazısı anılarıyla…
Yazımı CHP’nin bu anlaşılmazlığına atfen bir fıkra ile bitirmek istedim…
Karganın biri her gün kilisenin çanına pislermiş. Papaz ne yaptıysa yakalayamayınca çanın bulunduğu yere bir bardak şarap koymuş.  Karga şarabı içip sızınca Papaz kargayı yakalamış ve kargaya demiş ki , “Müslüman olsan şarap içmezsin, Hristiyan olsan çana sıçmazsın. Söyle bana sen nesin ?  “
E yani… !
 

YORUMLAR

  • 0 Yorum